Cennet kelimesi, örtülü saklı yer anlamında bahçe demektir. Kur’an’da dünya bahçeleri için de ahirette inananlar için hazırlanmış olan bahçeler için de aynı cennet ifadesi kullanılır. Kur’an’da tüm insanların yeryüzünün toprağından yani toprak ile aynı özden yaratıldığı ifade edilmektedir. Âdem ve eşi de insan olduklarına göre aynı şekilde bu yeryüzünün toprağından yaratılmışlar ve yine bu dünyadaki bir bahçeye yerleştirilmişlerdir. Dolayısıyla yaygın olarak sanıldığının aksine Hz. Âdem ve eşi ahirette inananlara vadedilen cennetten değil bu dünyada yerleştikleri cennetten yani bahçeden çıkarılmışlardır. Yukarıdan aşağıya bir iniş değil bulunulan yerden bir çıkış ve o yerdeki nimetlerden mahrum kalma anlamında bir iniş söz konusudur. Ayette geçen ‘İhbitû’ kelimesi inmek/gitmek/ dağılmak gibi anlamlara gelir ancak bu iniş dünya dışı bir yerden yeryüzüne inmek anlamına değil, bulunulan yerden çıkmak yani gitmek anlamına gelmektedir. Örneğin aynı surenin bir ayetinde şehre inmek yani bulunulan kırsal yerden şehre doğru yola çıkmak yani yer değişikliği yapmak anlamında kullanılmıştır. Tufan sonrası Hz. Nuh’a, yüksek bir tepenin üstüne oturan gemiden inilmesinin emredildiği ayette de aynı ifade, bulunulan yerden çıkmak anlamında kullanılmıştır. Allah, Hz. Âdem’i yeryüzüne düzeltici ve onarıcı yani halife tayin etmiştir. Dolayısıyla yeryüzü, insan için bir sürgün yeri değil aksine kendisine yüklenen sorumluluk nedeniyle bir çeşit ödül ve kendini ispat ederek Rabbi yanında şereflenme yeridir. İnsanın yeryüzünde halife kılınması imtihan edilmesi yani nasıl davranacağını ortaya koyması içindir. Bu durumun bir benzerini; azgınlıkları nedeniyle helak edilen toplumların ardından gelenlerin, nasıl davranacaklarının belli olması için halifeler kılındıklarına dikkat çeken ayetlerde de görmek mümkündür.
Hz. Âdem de eşi de birer melek olarak değil insan olarak yaratılmışlardır. Allah’ın sünnetinde yani yasalarında, yol ve yönteminde bir değişme söz konusu olmadığına göre insan olarak yaratılan her varlık Allah tarafından sınanır. İnsan, özgür iradesini kullanarak Allah’ın emrine itaat de edebilir karşı da gelebilir. Bu ikisinden birini seçmek de seçtiği şeyin hesabını vermek de insana düşer. Dolayısıyla insan günaha girebilir. Şayet Hz. Âdem ve eşinin yaratıldıkları yer yeryüzünde bir bahçe değil de ahiretteki cennet olsaydı orada sınanmazlardı. Oysa Âdem de eşi de Allah tarafından sınanmışlardır. Yine şayet bu dünyada değil de ahiret cennetinde yaratılmış olsalardı orada günaha girmeleri mümkün olmazdı çünkü ayetlerde ahiret cennetlerinde günaha girmenin söz konusu olmadığı haber verilmiştir. Ahiretteki cennet olsaydı orada bir şeyin yasak edilmesi ya da yasak olan bir şeyin orada bulunması düşünülemezdi. Çünkü cennet halkının canlarının istediği her şey, herhangi bir kısıtlama olmaksızın kendilerine sunulacaktır. Yine ahiretteki cennete girecek olanlar, inanan ve muttaki yani duyarlılık ve sorumluluk bilinci içinde sakınılması gereken şeylerden sakınan, ihlas sahibi kullar olacaktır. Bu durumda İblis’in ahiret cennetinde ne işi vardır? Çünkü ayetlerin beyanına göre şeytan, Hz. Âdem ve eşinin çıkartıldıkları cennete yani bahçeye girebilmiştir. Ayetlerde, ahiret cennetine girenlerin artık ölmeyecekleri açıkça ifade edilmiştir. Buna rağmen şeytan, Hz. Âdem’i de eşini de hem birer melek olmasınlar hem de ebedi yaşayanlar arasına katılmasınlar diye ağacın kendilerine yasaklandığı yalanı ile kandırmış, ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı gösterme vaadi ile aldatmıştır. Şayet bulundukları yer ahiret cenneti olsaydı, oranın zaten ebedi kalınacak bir yer olduğunu ve ölümsüz olduklarını bilirler, melek olmak için bir nedene ihtiyaç duymazlardı. Yine şayet ahiret cennetinde olsalardı orada zaten bitip tükenmesi mümkün olmayan bir mülkün içinde olurlar ya da ahiret cennetinde hükümranlığa ihtiyaç duymazlardı. Öte taraftan inanan ve güzel işler yapanlara vadedilen ahiret cennetinden çıkış olmayacaktır. İnananlar süresiz ve sınırsız bir biçimde cennet nimetlerinden istifade edebileceklerdir. Oysa Hz. Âdem ve eşi bulundukları bahçeden (cennetten) çıkarılmışlardır. Tüm bunlar açıkça göstermektedir ki Hz. Âdem ve eşi ahiret cennetinde yaratılıp oradan yeryüzüne kovulup sürgün edilmemişlerdir. Onlar zaten yeryüzünde yaratılmış ve insanlığın imtihanının başlangıcı olmuşlardır.
Emre Dorman