Muhtemelen dinî konularda doğru bilinen yanlışların en başında gelenlerden biri Kur’an’ın tutulması ve okunması için abdestli olmak gerektiği yönündeki kabuldür. Üstelik bu inanç ve kabul sadece halk arasında değil ilahiyat alanında çalışan akademik seviyedeki insanların hatırı sayılır bir kısmı için bile geçerlidir. Bu konuda tek bir ayet hatta kayda değer bir rivayet dahi olmamasına rağmen bu kadar yaygın bir kabul olabilmesi hayret vericidir.
Abdest, sadece namaz kılmak için gerekli, belli uzuvların yıkanması diğer bir kısmının ise el ile mesh edilip sıvazlanması ile gerçekleşecek olan bir ön hazırlıktır. Kur’an’da namaz kılmak için abdest alınması söylenir ve abdestin nasıl alınacağı açık bir şekilde tarif edilir. Ayet açık olduğu için abdest almanın namaz kılabilmenin bir gereği olduğu konusunda tereddüt yaşanacak bir durum söz konusu değildir. Şayet Kur’an’ı tutmak ya da okumak için de abdestli olunması gerekli olsaydı ayrıca bunun da belirtilmesi zor değildi.
Ayetlerde Kur’an okumadan önce kovularak taşlanmış şeytandan Allah’a sığınmamız söylenir.1103 Bilindiği gibi bu, Kur’an okumaya başlamadan önce besmele ya da eûzü besmele okumak şeklinde yapılır. Esasında bu sığınma, sözlü olmak zorunda değildir. Ayette bir cümlenin tekrar edilmesine değil, sığınma eyleminin zihnen ve kalben gerçekleştirilmesine dikkat çekilir. Kur’an okumadan önce şeytandan Allah’a sığınmamızı söyleyen Allah şayet gerekli olsaydı Kur’an okumadan ya da Kur’an’a dokunmadan önce abdest almamızı da söylerdi. Kur’an okumadan önce insanın bedeninin değil zihninin abdest alması yani kötü düşüncelerden arındırılması gerekir. Allah’ı anmanın en güzel yolu olan Kur’an, zihindeki kötü düşüncelerden ve şeytani vesveselerden sıyrılarak okunmalıdır. Çünkü şeytanları en çok rahatsız edecek şeylerin başında insanların Allah’ın vahyini okuyup anlamaları gelir. Bu yüzden ayetlerde, şeytandan bir kışkırtma gelmesi durumunda hemen Allah’a sığınmanın önemine vurgu yapılır. Esasında şeytandan Allah’a sığınmak inananların fiili ve sözlü duası olmalıdır.
Kur’an’ın abdestsiz şekilde tutulamayacağı ve okunamayacağına yönelik yanlış inanç sebebiyle çoğu kişi Kur’an okumaktan uzak kalmakta, abdesti olmadan Kur’an’a dokunduğu zaman günaha gireceğine inanmaktadır. Oysa asıl günah, insanlığın doğru yol rehberi ve Allah’ın en büyük mucizelerinden biri olan Kur’an’dan uzak durmaktır. Abdestli olunup olunmamasına bakılmadan mümkün olan her an Kur’an’ı okumak, anlamak ve onunla hayat bulmak gerekir. İnsanların Kur’an’ın anlamıyla buluşmalarına hiçbir engel ya da ön koşul konulmuş değildir. Her hâl ve şartta Kur’an okunabilir. Kur’an okurken abdestli olmak gerekli olmadığı gibi Kur’an’ı dinlerken de üzerimizde taşırken de abdestli olmak gerekli değildir. Cep telefonlarında kullanılan Kur’an uygulamaları için de aynı durum geçerlidir. Abdest alarak Kur’an okumak ya da dinlemek isteyen ya da bu şekilde kendini daha iyi hisseden biri, dilerse abdest alabilir. Ancak bu durum Allah’ın emri değil, o kişinin kişisel tercihidir. Buradan hareketle “Kur’an’ı abdestli olarak okumak ya da dinlemek daha iyidir.” şeklinde dinî bir sonuç çıkartmak mümkün değildir. Çünkü dinî konuda gerekli olan her şeyi sadece Allah bilir ve bildirir. Kur’an’ı dinlemek herhangi bir işle uğraşırken arkada çalan fon müziğini dinlemek gibi değildir. Kur’an okunurken tüm dikkatin Allah’ın sözlerine verilmesi gerekir. Kur’an’ı dinlemek, anlamı bilinmeden okunan ayetlerin hoş tınısı ile güzel hislere kapılmak değildir. Kur’an, anlamı bilinmeden okumak ve dinlemek suretiyle kazanç elde edilecek bir çeşit sevap makinesi değildir. Kur’an’ı en doğru biçimde hayata taşıyabilmek için anlayarak okumak, anlayarak dinlemek gerekir. Ayetlerden başka türlü ibret almak mümkün değildir.
Bazı insanlar, Kur’an ayetlerinin ne dediğini en doğru biçimde anlamak, dinî bilgilerini ona göre düzenlemek ve bu sayede doğru bildiği yanlışlardan kurtularak Allah’ı razı edecek bir inanç üzere olmak yerine din adına öğrendiği ama Kur’an’da bulamadığı birtakım şeyleri Kur’an’a söyletmeye kalkmaktadırlar. Bu yapılırken bazen ayetler bağlamından koparılmakta, bazen hiç olmadık anlamlara boğulmakta kimi zaman da işin içinden çıkılmaz bir hale sokulmaktadırlar. Bunlardan biri de Kur’an’ın abdestsiz olarak tutulamayacağı ile ilişkilendirilen ayettir. Vakıa Suresi’nde Kur’an’ın değerli ve şerefli (kerim) kılındığı, Allah’ın korunmuş olan bilgi kaynağından çıktığı, Allah tarafından arındırılmış olanlardan (meleklerden) başkasının o kaynağa ve o kaynaktan çıkana dokunamayacağı dolayısıyla şeytanların ya da cinlerin vahye yönelik herhangi bir müdahalelerinin söz konusu olmadığı çünkü onun âlemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirildiği dolayısıyla hiç kimsenin bu vahyi hafife alıp küçük görmesinin ya da yalanlamasının mümkün olmadığı anlatılır. Bu ayetlerin bağlamından koparılmak suretiyle Kur’an’ı okumak için abdestli olmak gerektiğine dair bir çeşit delile dönüştürülmesi kabul edilebilir değildir. Ayette ‘arınmış’ olanlardan yani maddi anlamda temizlenenlerden değil bizzat Allah tarafından ‘arındırılmış’ olanların manevi temizliğinden söz edilmekte ve müşriklerin iddialarının aksine şeytanların da cinlerin de peygamberimize gelen vahye herhangi bir şey katmalarının söz konusu edilemeyeceğine dikkat çekilmektedir. Kur’an, insan ona, o da hayata dokunsun diye indirilmiştir. Bu yüzden hiçbir durum, Kur’an ile iletişime engel değildir.
Emre Dorman