Allah neden din gönderdi? Dinler neden var? Din gerekli midir? Dinin önemi nedir?

Din; Allah bizi sevdiği, bize değer verdiği için var. Çünkü Allah, din ile bize yol gösteriyor, iyi kalpli, merhametli, adaletli ve doğru insanlar olmamızı istiyor. Din; insana zorluk ve zahmet olsun diye değil kolaylık ve rahmet olsun diye var. Din; Allah’ın bizi yaratıp kendi halimize terk etmediği, bize önem verip güvendiği, iyi ve güzel olan şeylere yönelmemizi, kötü ve çirkin olan şeyden yüz çevirmemizi istediği için var. Din; aklımızı en doğru şekilde kullanmamızı, davranışlarımızı fıtratımıza uygun kılmamızı, hak, hukuk, adalet ve merhametten ayrılmamamızı sağlamak, iyi ve kötü olanı birbirinden ayırarak gerçeği ortaya koymak için var. Bu yüzden din bir nimettir. Kur’an, bereket kaynağı ve bize doğru yolu gösteren bir hidayettir. Ayetler; Allah’ın insanı yaratma nedenlerinden birinin, kimin doğru ve güzel işler yapacağını belirlemek için olduğunu söylemektedir. Dolayısıyla Allah’ın kullarına bu konuda destek olmak için hangi işlerin iyi ve güzel işler olduğunu bildirmesi gerekir.

Din; insan içindir. İnsana en başta Rabbini tanıtmak içindir. Rabbi hakkında doğru bilgiyi, kaynağından edinmesi içindir. Rabbinden de, O’nun ayetlerinden de habersiz olmaması içindir. Neden sadece O’na teslim olması ve neden O’ndan başka ilah olamayacağını kavraması, O’na rağmen kendi kafasına göre davranamayacağını anlaması içindir. Nelerin O’nu razı edeceğini ve nelerin O’nun rızasından mahrum edeceğini öğrenmesi içindir. Din; O’nun başlangıcı ve sonu olmadığını, her şeyi yoktan yarattığını, mülk ve yönetimin tek sahibi olduğunu, eşi, benzeri ve ortağı olmadığını, tarifsiz rahmetini, eşsiz merhametini, affetmeyi ve merhamet etmeyi sevdiğini, O’nun rahmetinden asla ümit kesilmeyeceğini, sonsuz kudretini, her an her şey üzerindeki hâkimiyetini, kimseye zulüm ve haksızlık etmeyeceğini, hak edene hak ettiğini en adil biçimde vereceğini, kendisine yönelenleri geri çevirmeyeceğini, dua ve iyiliklere karşılık vereceğini, kötüleri de kötülükleri de ihmal etmeyeceğini, yaratmış olduğunu en iyi şekilde bildiğini, ona ihtiyaç duyduğu şeyleri verdiğini, hiçbir şeyin O’nun bilgisinden gizlenemeyeceğini, gerçek anlamda destekçi ve yardımcı isteyene O’nun yeteceğini, şükredip iyi ve güzel işler üretenleri ödüllendireceğini, nankörlük ederek zulmedenlerin ise cezalarının en adil biçimde verileceğini öğretmek içindir.

Din; insana insan olduğu gerçeğini, bu dünyada bulunma anlam ve amacını, iyi, kötü, doğru ve yanlış olanı, tercihlerinin ve eylemlerinin ahlaki sonuçlarını, dünya hayatının geçiciliğini, erdemli işlerin değerini, gelmesinde hiç kuşku bulunmayan o son saati (kıyameti), yaşanılan hayatın hesabının verileceğini, o gün kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyeceğini, cenneti, cehennemi, cennetteki sayısız lütuf ve nimeti, hepsinden de ötesi Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmanın önemini hatırlatmak içindir.

Din; zorlamak ya da zorbalık yapmak için değil, müjdelemek ve uyarmak için vardır. Din, insanın sırtına yük bindirmek için değil, sırtındaki yükleri indirmek, zorluk zincirlerini kırmak içindir. İnsanın hayatını zorlaştırmak için değil kolaylaştırmak, yoluna engel olmak için değil ona yol göstermek içindir. Din; insanı değersiz kılmak için değil değerli olduğunu hissettirmek içindir. Din; insanın kalabalıklar içindeki yalnızlığını gidermek, kimse olmasa da Rabbi olduğunu bildirmek, onu ümitsizliğe ve karamsarlığa düşmekten muhafaza etmek içindir. Din; insanın iç dünyasındaki çığlık ve haykırışları kimseler duymasa da bir duyan olduğunu, kimseler bilmese de bir bilen olduğunu, onun her halinden haberdar olan bir Rabbi olduğunu hatırlatmak içindir.

Din olmadan da kimi insanlar akıllarını kullanarak, evreni ve yaşamı gözlemleyerek tüm bunların bir yaratıcısı olması gerektiğini anlayabilir. Ancak bu yaratıcının nasıl bir varlık olduğu, O’nun emir ve yasaklarının neler olduğu ve insanın dış dünyadan edinmesi mümkün olmayan fizik ötesi bilgiler için kaçınılmaz olarak din gereklidir. İnsanın sadece kendi aklından hareketle tatmin edici cevaplar bulması mümkün olmayan varoluşsal soruları vardır. Dinin desteği olmadan bunlara tatmin edici cevaplar bulması oldukça zordur. İşte bu noktada insanüstü ilahi mesaj devreye girerek insan aklına ve yaratılışına uygun cevapları sunar. Din, yukarıda da ifade edildiği gibi Allah’ın varlığı, birliği, kudreti, sıfatları, Allah-evren-insan ilişkisi, inanç ve ibadet esasları hakkında

bilgilendirmelerde bulunurken aynı zamanda dünya ve ahiret arasındaki dengenin nasıl kurulacağını öğreterek, dünya hayatının geçiciliği ile ölüm gerçeğini hatırlatarak ve insanın kişiliğini kuvvetlendirerek ona sağlam bir karakter kazandırma işlevini de görür. Bunun yanında doğru-yanlış, iyi-kötü gibi ahlaki değerleri belirleme, teslimiyet, itaat, güven ve kulluk bilincini kazandırma ve hem beşeri hem de toplumsal ilişkileri düzenleme noktasında da insana kılavuzluk eder.

Şüphesiz yarattığını en iyi Allah bilir. Allah, rahmet sahibi olduğu için kulunun sapmasını değil doğru yolda olmasını istemektedir. Bu sebepledir ki kuluna birtakım yükümlülükler getirir. Allah, kullarına eziyet etmek için değil; aksine onları sevdiği için yükümlülük getirir. Dolayısıyla dini bildirimler sayesinde insan en başta Allah’a, sonra da Allah’ın tüm yarattıklarına karşı görev ve sorumluluklarını öğrenir. Din, her seviyeden insan içindir. Ancak din olmadan her insanın doğru ve yanlış arasında isabetli karar vermesi mümkün değildir. Dinin yönlendirmesi olmadan bazı kimseler yanlış olan bir şeyi doğru ya da doğru olan bir şeyi de yanlış olarak görebilir. Doğrunun ne olduğunu bilmediği için yanlışa düşebilir. Bu yanlışta ısrar edebilir. Aklını doğru kullanmayabilir. İçinde bulunduğu toplumun ya da kültürün etkisinde kalabilir. Çoğunluğa uyabilir. Hataları göremeyebilir. Dolayısıyla din insana sadece doğru ve yanlışın ne olduğunu göstermek için değil, aynı zamanda bu konuda sağlam bir irade ortaya koyabilmesi içindir. Din; insan için bir motivasyon, onu harekete geçiren bir güç, hayatı doğru okuma ve anlamlı kılma rehberi gibidir.

Allah tarafından din gelmiş olmasına rağmen aralarındaki kıskançlık ve bencillik gibi nedenlerden dolayı insanlar, hemen her konuda ayrılığa düşebilmektedir. Şayet hiç din gönderilmemiş olsaydı, bu anlaşmazlık ve ayrılıkların ne boyutlara gelebileceğini tahmin etmek zor değildir. Allah en adil biçimde hüküm verendir. Allah’ın din göndermesi aynı zamanda insanlar arasındaki ayrılık ve anlaşmazlıklara çözüm sunmak içindir.

Dine gerek olmadığını düşünmenin nedeni din hakkındaki yanlış bilgilerdir. Gerçek din, insan aklı ve fıtratı için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. İnsan dine muhtaç yaratılmıştır. Allah da bu ihtiyacı karşılamak üzere insan için dini gerekli kılmıştır. Dinin doğasını bozan Allah değil insandır. Yalan ve uydurmaların içine girdiği bir din genetiği ile oynanmış ve insan sağlığına zararlı bir besin gibidir. Dinin kendisi ise insan doğasına uygun, kabul edilebilir ve yaşanabilir bir gerçektir. Dinin akla, bilime, sanata, felsefeye karşıymış gibi görünmesinin ya da insanlar arasındaki çatışma ve ayrışmaların nedeni sanılmasının suçlusu din hakkında yanlış bilgilere sahip olan insanlardır. Tarih boyunca din, insanların çıkarları, başkaları üzerinde kurmaya çalıştıkları iktidarları ve üzerinden edinmeye çalıştıkları menfaatleri için kullanılmıştır. Esasında dinin yapısı buna hiç müsait değildir ama insanoğlu kendi çıkarları için dini tüm bunlara uygun hale getirebilmiştir. Bu yüzden dinin ne olduğunun ve ne olmadığının en doğru şekilde anlaşılması aynı zamanda dinin neden gerekli olduğunun da en doğru ve tatmin edici biçimde kavranması anlamına gelecektir. İnsan aklına, yaratılışına ve vicdanına uygunsuz hale getirilmiş bir dini, kimsenin gerekli görmesi mümkün değildir. Bu yüzden dinin olduğu haline yani özüne döndürülmesi, her türlü uydurma ve insan ürünü üretimden arındırılması ve bu şekilde insan fıtratı ile buluşturulması gerekir.

Allah tarafından indirilen dinin, insanlar tarafından üretilen inanç ve kabullere olan üstünlüğü hiç şüphesiz Allah’ın kullarına olan üstünlüğü gibidir. Allah tarafından indirilen din nasıl bir dindir?” sorusu Kur’an ayetlerinden hareketle şu şekilde özetlenebilir: “Hakikatin dini olarak adlandırılan bu din; delil ve ispata dayandığı için “sağlam din”, akıl onu gerektirdiği ve varlıkların yaratılışı ona tanıklık ettiği için “hak din”, Allah’ın birliğini ve ibadetin O’na yapılması gerektiğini vurguladığı için “tevhid dini”, gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin ortak dini olduğu için ve insan doğasına yaslandığı için “hanif din”, Hz. İbrahim örnekliğinde olduğu gibi hanif olup delil getirerek ve delile dayanarak inanılan bir din olduğu için “İbrahim dini”,118 yaratıldığı hâl üzere devam eden bozulmamış mizaç ve tabiat sahibi insanların yöneldiği din olduğu için “fıtrat dini”, dinde delilin ve delil üreten süreçlerin önemine ve yerine işaret etmek üzere “akıl dini” ve “kalp dini”120 olarak nitelenmektedir.”

Emre Dorman