Cinlerin görülüp görülemeyeceği meselesi, geçmişte olduğu gibi, günümüz insanının da ilgisini çekmektedir. Cinlerle ilgili her tartışmada, cinlerin görüldüğü, onlarla temas edilebileceği ve hatta evlenilebileceği türünden doğruyanlış pek çok söylentinin dile getirildiği görülmektedir. Kur’ânı Kerim, Hz. Süleyman’ın cinleri gördüğünden ve onları kendi hizmetinde çalıştırdığından söz etmektedir. Hz. Süleyman cinlerle iletişim kurmuş ve cinler de Belkıs’ın tahtını çok kısa bir zaman aralığında getirebileceklerini ifade etmişlerdir..
Âyette açık şekilde Hz. Süleyman’ın cinleri gördüğü ifade edilmese de geçen karşılıklı diyalog, onları görmüş olabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Ayrıca bütün peygamberler yine ruhanî varlıklardan olan vahiy meleği Cebrâil’i gördüklerine göre, cinleri de görmüş olabilmeleri mümkündür. Buradan hareket eden Ehli sünnet âlimleri, cinlerin görülebileceği kanaatindedir. Çünkü Ehli sünnet’e göre görülebilmenin yegâne şartı “vücut” (var olmak)tır ve var olan her şey görülebilir. Bu sıfata sahip bütün diğer varlıklar gibi cinler de görülebilir. Eş‘arî, cinlerin görülebileceği lehinde Allah’ın peygamberlerine şeytanı göstermesini ve bunu bir lûtuf olarak diğer insanlara da verebileceğini görüşünü nakleder.
Cinlerin insanlar tarafından görülemeyeceğini savunan diğer bazı âlimlere göre ise, cinler dumansız ateşten yaratılmış ruhanî varlıklardır ve insanların onları görebilmesi mümkün değildir. İnsanlar cinleri bu gözleriyle ve orijinal şekilleriyle göremezler. Yüce Allah “O (şeytan) ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler”25 buyurmakta ve insanların onları göremeyeceklerini ifade etmektedir. Cinlerin görülemeyeceği kanaatine sahip olanlara göre, Kur’ânı Kerim’de cinlerin görülebileceğine ilişkin açık bir ifade mevcut değildir.
Hz. Süleyman kıssasından yoruma dayalı olarak cinleri görmüş olabileceği sonucu çıkarılabilse bile, bunun yalnızca Hz. Süleyman’a özgü ve mûcizevî bir olay olması da mümkündür. Bu durumda cinleri görmek, Hz. Süleyman’a bahşedilmiş bir mûcize de olabilir. Nitekim Hz. Süleyman, kuşların dilinden anladığı ve kuşlardan oluşmuş bir ordusu olduğu ifade edilmesine karşılık, diğer insanlar aynı güce ve saltanata sahip değildirler ve bu, yalnızca Hz. Süleyman’a has bir lûtuf olarak kalmaktadır.
Peygamberlik halkasının sonuncusu olan Hz. Muhammed, evrensel mesaja ve diğer peygamberlerden üstün özelliklere sahip olmasına karşılık, cinleri görüp görmediğine ilişkin açık bir rivayet gelmiş değildir. Peygamber’in en büyük mûcizesi Kur’an’dır. Her ne kadar Hz. Peygamber, Kur’an okurken, cinler onun okumasını dinlemişlerse de, Hz. Peygamber onları görmemiş, onların Kur’an dinlediği vahiyle bildirilmiştir.
Nasslarda açık bir ifade bulunmaması sebebiyle, cinleri gördüğünü, onlarla sohbet ettiğini ve evlendiğini söyleyenlerin gerçeği dile getirmedikleri söylenebilir. İmam Şâfiî’nin cin gördüğünü söyleyen birine tâzir cezası uygulanması gerektiği şeklindeki görüşü yanında hadis âlimleri de cin gördüğünü iddia edenlerin adalet (dürüstlük) vasfını yitirdiğine hükmetmeleri29 bu işin bir hakikatinin olmadığını göstermektedir.
Cinn sûresinde cinlerin Hz. Peygamber’in okuduğu Kur’an’ı dinledikleri ifade edilmiştir. Hz. Peygamber’in onları görüp görmediği şeklinde bir açıklık yoksa da, bundan, Hz. Peygamber’in başka zamanlarda da cinleri görmediği sonucunu çıkaramayız. Nitekim İslâm düşüncesinin akılcı yönünü temsil eden Mûtezile’nin bile, latif varlıkları sebebiyle görülemeseler de, cinleri görmenin teorik olarak imkânsız olmadığını söylemeleri anlamlıdır.Mîraç gibi olağanüstü bir olaya mazhar olan, rabbinin huzuruna çıkan ve Cebrâil gibi meleklerle sürekli irtibat halinde olan Hz. Peygamber’in cinleri görmüş olması da mümkündür.
Cinler insanlardan farklı olarak ateşten yaratılmış ve latif varlıklar oldukları ve onların gözle görülemeyeceğine ilişkin anlatımları da dikkate alarak cinlerin kendilerine özgü orijinal halleriyle ve insan gözüyle görülemeyeceğini söylemek mümkündür. Ancak cinlerin değişik suretlere girebildiği ve çeşitli maddî şekillere bürünebildikleri bilindiğine göre, insanların belki onları bu maddî şekilleriyle görebilecekleri akla gelse de, gördükleri varlığın cin olup olmadığını nasıl bilebilecekleri bilinmemektedir. Öyleyse cinlerin görülebildiği, onlarla temas kurulabildiği ve hatta onlarla evlenildiği şeklindeki söylentilerin pek çoğunun gerçek dışı veya en azından oldukça abartılı olduğunu söylemek mümkündür.