İslam’da miras paylaşımı nasıl yapılır? Kadın ve erkek miras paylaşımı nasıldır? Kuranda miras paylaşımı!

Miras paylaşım meselesinde erkeğin kadına üstün tutulduğu ve Kur’an ayetlerinin erkeğe iki dişinin payı kadar miras verilmesini uygun bulduğu kabul edilir. Bu yaklaşımın hem doğru hem de yanlış tarafları vardır. Yanlışlığı, miras paylaşımındaki oranın erkeğin kadına üstünlüğü ile alakalı olmamasıdır. Diğer yandan miras paylaşımında ise oranların değil vasiyetin esas olmasıdır. Vasiyetten ve varsa ödenmesi gereken borçtan sonra, erkeğe iki kadının payı kadar hak verilmesinin tavsiye edildiği doğrudur. Ancak bu tarz bir paylaşımın nedeni üzerine düşünülmesi ve Kur’an’ın ekonomik anlamda erkek üzerine yüklemiş olduğu sorumlulukların dikkate alınması meselenin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Miras paylaşımında vasiyetin esas olduğu ve ölmeden önce arkasında mal, mülk bırakacak kişinin ana babaya ve yakınlara uygun bir biçimde vasiyette bulunmasının, muttakiler (duyarlı olanlar) üzerinde bir borç olarak farz kılındığı görülmektedir. Ayetten de anlaşıldığı gibi esasında vasiyette bulunmak tercihe bırakılmış bir durum değil, farz kılınmış bir durumdur. Ayette uygun biçimde vasiyette bulunulması söylenmekte ancak herhangi bir oran belirtilmemektedir. Bu durumda bir kişi vasiyet yoluyla kadın ya da erkek dilediği kimseye mirasını bırakabilir. Bu konudaki tasarruf tamamen miras bırakacak kişiye aittir. Bu durumdan rahatsız olabilecek ve durumu kendi lehine değiştirmeye çalışabilecek yakınların varlığı dikkate alınarak hemen arkasından gelen ayette, yapılan vasiyeti değiştirmeye kalkmanın bu değiştirmeyi yapacak kişinin günahı olacağı söylenir ve Allah’ın duyan ve işiten olduğu hatırlatılır. Yine bırakılacak mal üzerindeki tasarrufun vasiyet sahibine ait olduğu, vasiyette bulunurken haksızlığa ya da günaha sapmasından endişe edilebilecek durumlarda tarafların arasını bulmak üzere yapılacak girişimlerde, girişimde bulunan kişiye bir vebal olmadığının ifade edildiği ayetten de anlaşılmaktadır. Söz konusu ayetlerden görüldüğü gibi esas olan vasiyettir. Bir kişi isterse malını, çocukları arasında kendi belirleyeceği bir oranla pay edebilir. Hem kız hem erkek çocukları arasında pay ederken kendine göre bir oran belirleyebilir.

Ancak bu konuda herhangi bir haksızlık ya da mağduriyet olmaması için ayetler gerek azından, gerek çoğundan belirli bir hisse olmak üzere, ana babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere de kadınlara da bir pay olması gerektiğini söylemekte ancak bu hisselerin oranına dair bir detay vermemektedir. Bu ayetten birkaç ayet sonra ise, yapılan vasiyetten ve varsa ödenmesi gereken borçtan sonra kalan mirasın paylaşımına dair,

Allah’tan bir vasiyet/bir tavsiye verilmekte ve bu ayette de erkeğe iki dişinin payı kadar bir oran tavsiye edilmektedir. Ancak buradaki paylaştırmanın yapılan vasiyetten ve varsa ödenmesi gereken borçtan sonraki dağılım olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla kişinin vasiyetinin esas olması durumunda bir değişiklik söz konusu değildir. Öte taraftan erkeğe iki dişinin payı kadar tavsiye edilmesi de erkek ya da kadın olmakla alakalı cinsiyete dönük bir mesele değil, sosyal ve ekonomik hayatın gerçeklerine ve kadın ile erkeğin toplumsal hayat içindeki rollerine yönelik bir tavsiyedir. Allah’ın burada erkeği kadından üstün tutması ya da kadını mağdur etmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Aksine vasiyet sonrası tavsiye edilen bu paylaşım oranı erkek üzerine yüklenmiş olan ekonomik sorumlulukların bir gereği olarak görülmelidir.

Kadınlarınkinden farklı olarak bu ekonomik sorumlulukların neler olduğunu kısaca hatırlamak gerekir. Öncelikle evlilik durumunda erkeğin kadına evlilik hediyesi olarak bir mehir vermesi gerekir. Üstelik verilen mehirlerin, yüklerce dolu olsa da boşanma gibi bir durumda kadından geri alınmaması söylenir. Bu, bir anlamda kadının ekonomik güvencesi gibidir. Erkeğin evlenmeme dolayısıyla mehir vermek durumunda kalmama durumu göz önünde bulundurulabilir ancak hükümler, geneli ve ihtimalleri dikkate alarak indirilir. Şayet vasiyetten sonra erkeğe kadının iki katı pay verilmesi haksızlık olarak görülecekse, evlilikte erkeğin kadına mehir vermesi durumunun da aynı şekilde haksızlık olarak görülmesi gerekir. Neden kadın erkeğe değil de erkek kadına mehir vermelidir? Bu sorunun cevabı miras paylaşımındaki oran farkının anlaşılmasını kolaylaştırabilir.

Tarih boyunca ve halen daha günümüzde bile doğru ya da yanlış olmasının ötesinde, toplumsal bir gerçeklik olarak erkeklerin kadınlara oranla çok daha fazla ekonomik hayatın içinde oldukları görülebilir. Dolayısıyla sadece erkeklerin çalıştığı ailelerde ekonomik anlamdaki sorumluluklar doğal olarak erkeğe yüklenmektedir. Günümüzde pek çok kadının çalışarak, üreterek hem topluma hem de ekonomiye katkı sağladığı bir gerçek olmakla birlikte bu durumun erkeklere oranla çok daha sınırlı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Öte taraftan aile içinde barınma, çocukların yeme içme ve giyinme gibi giderlerinin sorumluluğunun babanın üzerinde olduğu unutulmamalıdır. Yine boşanma gibi bir durumda kadının da istemesi halinde oturulan evde oturmaya devam etmesi, evden gitmesi için sıkıştırılıp kendisine zarar verilmemesi, boşanılmış kadın hamile ise doğum yapıncaya kadar nafakalarının verilmesi yani kendilerine karşılıksız yardımda bulunulması, çocuk doğduktan sonra çocuğu emzirmesi durumunda ona gereken desteğin verilmesi, erkek ve kadının kendi arasında uygun bir biçimde görüş alışverişinde bulunması, kadının bebeği emzirememe durumunda bebeğin ücret karşılığında bir başka kadın tarafından emzirilmesi ve imkânı geniş olanın imkânına göre, rızkı daraltılmış bulunanın ise Allah’ın kendisine vermiş olduğu kadarından karşılıksız yardımda bulunması söylenir. Tüm bu sayılanların ve daha fazlasının ekonomik boyutu dikkate alınmalıdır. Bunlar konu ile ilgili anlayabildiklerimizdir. En doğrusunu Allah bilir.

Emre Dorman