Kuran’a göre mallar da, çocuklar da, dünyada elde edilen mevkiler de birer “fitne” aracı olabilir. Örneğin Kuran, Müslümanlara mallarının bir bölümünü fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine vermeleri gerektiğini söyler. Ancak malından yeterli bir kısmı bağışlamayan kişi için o mallar bir “fitne” aracına dönüşür, doğru yoldan çıkmasına neden olur. Aynı şekilde, bir insanın çocukları da onun dinden uzaklaşmasına neden olabilir, böylece insanın çocukları da bir “fitne” kaynağına dönüşebilir. Bir insanın olaylar karşısında nasıl reaksiyon vereceği dünyadaki imtihanının bir parçasıdır.
Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir fitnedir. Allah’ın yanında ise büyük mükafat vardır.
Enfal 28
Şu da bir gerçek ki, mallarınız ve çocuklarınız bir fitnedir. Allah’ın yanında ise büyük bir ödül vardır.
Teğabün 15
Aynı şekilde elbette kadınlar için erkekler, erkekler için de kadınlar “fitne” yani bir imtihan aracı olabilirler. Fakat literatürde kadınlar için kullanılan “fitne” ifadesi bir imtihan aracı olmanın ötesinde bir baş belası gibi anlamlandırılmış ve kadın, dünya hayatında sakınılması gereken en büyük bela olarak takdim edilmiştir. Bu konuda uydurulan bir hadis şöyledir:
Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne sebebi bırakmadım.
Her insan için en büyük fitne, imtihanı kaybetmesine sebep olan her neyse odur. Bu dünyadaki imtihanı bazıları mal, bazıları kibir, bazıları çoluk çocuk, bazıları tembellik yüzünden kaybetmektedir. Elbette karşı cinsle ilişkideki hatalar da imtihanı kaybetmede önemli bir unsur olabilmektedir; bu açıdan erkekler için kadın, kadınlar için erkek “fitnedir”. Fakat gelenekte bazılarının yaptığı gibi kadını fitnenin baş kaynağı ilan etmek ve burada erkeklerin zaafları ve yanlış tercihleri yerine kadının aldatıcı özelliğine suçu yüklemek önemli bir hatadır. Bu hatanın önemli sebeplerinden biri, kadın olmayı ontolojik olarak, yani değiştirilemeyecek ve düzeltilemeyecek şekilde kötü olarak gösteren yaklaşım olmuştur. Kadını düzeltilemeyecek şekilde kötü görenler, onu en büyük fitne olarak etiketlemişlerdir. Ne yazıktır ki, Kuran’ın yıktığı bu zihniyetten kurtulamayanlar, daha sonra Peygamberimize iftiralar atmak suretiyle bu zihniyeti yeniden hortlatmaya çalışmışlardır.