Ümmi-i sadık ne demek?
Arapça, özü, sözü doğru ümmî kişi anlamına gelir. Hz. Muhammed (s), Ümmî-i Sâdık’tır.
Arapça, özü, sözü doğru ümmî kişi anlamına gelir. Hz. Muhammed (s), Ümmî-i Sâdık’tır.
Arapça, maddenin kaynağı, anası demektir. Bu, Levh-i Mahfûz’dur. Onun Levh-i mahfuzda olmaktan başka, bir şekle, biçime, surete ihtiyacı yoktur. Eğer bir şekle ihtiyaç duyarsa, o zaman belli bir mühlet içinde veya hemen nasıl gerekiyorsa o şekilde şu görünen âlemde vücud bulur, varlık kazanır. Zira Kalem levh-i mahfuzda, ham madde (heyula)’nin gerektiği şekilde icad etmek suretiyle … Devamını oku
Arapça, kitabın annesi anlamında bir isim tamlaması, ilk akıl, zatın künhünün mâhiyeti, haki-katlarm mâhiyetleri. Bu tabir Al-i İmran suresinin başında geçen, (Âl-i imrân/7) Arşın üstündeki kaza ve kader levhası yani Levh-i mahfûz’dur. Yok kay d- ı mâsiva dil-i kudsi cenâbda Olmaz hata sahife-i ümmü’l kitabda. Hersekli Arif Hikmet
Arapça, mü’minlerin annesi anlamında bir isim tamlaması. Peygamber Efendimizi, (s) muhterem hanımları, müminlerin anneleridir. Allah, Kur’an’da böyle bildirmiştir. (Ahzâb/6)
Arapça, cana yakın olmak, ülfet etmek vs. gibi anlamları ihtiva eden bir kelime. Kalbi, mahbubun, yani Allah’ın sevgisiyle dolduran mutluluk ve sevinç. Salik, Allah’a dayanıp O’ndan yardım dileyip, O’nda sükûn bularak bu hale ulaşır. Üns haşmete yükseltir, Allah ile beraber olmanın heybeti devam eder. Üns, bununla, tumaniniyyet ve Allah’la rıza haline gelir. 3 çeşit üns … Devamını oku
el-Üreyfe’s-Senhâci’l-Endelüsî diye tanınan Ebûl-Abbas Ahmed b. Muhammed b. Ataullah’a dayandırılan bir tasavvuf okulu.
Bir şeyhe bağlanıp resmî sülük görmeyen, ancak Hz. Peygamber (s) veya bir velinin ruhunun etkilemesiyle terbiye ve irşad olanlar. Veysel Karanî’nin adıyla anılmasının nedeni, Veysel Karanî’nin Hz. Peygamber (s)’i görmemiş olmasına rağmen, gıyaben O’nun terbiyesinden geçmesidir. Ancak hayattaki şeyhler, terbiye için daha çok tavsiye edilir: “Diri tilki, ölü arslandan yeğdir!”
Arapça, öğretmen demektir. Mürşid-i Kamil. Konuyla ilgili fûtüvvet ehlinden kalma bazı atasözleri şunlardır: iyi iş yapana “üstadına rahmet” derler. Üstaddan ders almayan kişilerin adam olamayacağı hususu “üstad görmeyen şakird, her tarafa yorgalar” şeklinde anlatılır. Üstad önünde hüner göstermenin ayıp olduğu, “üstad önünde perende atılmaz” sözüyle dile getirilir.
Ebu Yezid Işkî (Ö. XV. YY.)’ye dayandırılan bir tasavvuf okulu. Şuttâriyye’nin Hind koludur.