Kuran hangi konulardan bahseder? Kuranın anlatımı neden dağınıktır? Kuranda neden tekrar eden ayetler var?

Kur’an, yüce Allah’ın ilahi kaynağından fışkıran ve el değmeden insanlara ulaşan bir pınar gibidir. Hem kendisinden önceki kitaplarla Allah tarafından görevlendirilmiş hak elçileri tasdik eder hem de insanlık tarihi hakkında eşsiz bildirimlerde bulunur. Kendisinden önce gönderilen ve insani müdahalelere maruz kalan dinlerin sahip olduğu problemlere açıklık getirdiği gibi geçmiş toplumların içine düştüğü hatalardan haber vererek insanlara uyarılarda bulunur. Kur’an ayetlerinden hareketle Kur’an’ın içeriği ile ilgili bir sınıflama yapmak istendiğinde Kur’an’ın, hacmine nazaran oldukça zengin bir içeriğe sahip olduğu görülmektedir.

Yüce Allah’ın varlığına, birliğine, isim ve sıfatlarına, her an her şeye hâkim oluşuna, lütuf ve inayetine dikkat çeken ayetler; yerler, gökler ve canlılar gibi tüm yaratılmışlar üzerine düşünmeye sevk eden ayetler; ibadetler, emirler ve yasaklar, beşeri ve sosyal ilişkileri düzenleyerek ahlaki ilkeleri belirleyen ayetler; peygamberlik ve vahiy, geçmiş dinlere uyanların ve çeşitli toplumların düştükleri hataları bildiren ayetler; va’d (söz vermek, ödüllendirmeye dair vaatte bulunmak) ve vaîd (cezalandırma tehdidi ile korkutmak, cehennemle tehdit etmek) olarak kabul edilen ayetler; inkârcıların iddialarına verilen cevaplardan oluşan ayetler; inananların imanlarını sağlam temellere dayandırmalarını sağlayacak teşvik edici ayetler; insanların hesap günündeki, cennet ve cehennemdeki durumları ile ilgili ayetler gibi kısacası insanın hem bu dünyada hem de ahirette hayır ve iyiliğe ulaşmasına yönelik ilahi bildirimler içerir. Birbirinden ayrı pek çok konuya temas etmesine rağmen ayetleri arasında müthiş bir uyum ve tutarlılık bulunur.

Bir bilim kitabı değildir ama örneğin yerlerle göklerin bitişikken birbirinden ayrılmasını temsil eden, evrenin tek bir noktadan başlayan macerasını (Big Bang/Büyük Patlama) ya da evrenin genişlediğine dair fizikçi ve matematikçilerin yıllarını vererek formüle ettikleri, bir gözleme ya da deneye dayalı modern bilim tarafından ortaya konulan bir gerçeği, tek bir cümlesiyle ifade eder.1066

Bir şiir kitabı değildir ama en büyük şairleri gölgede bırakır. İnsanların hem beşeri hem de toplumsal durumlarıyla ilgili olarak çok derin sosyolojik ve psikolojik tahlillerde bulunur. Klasik kitaplardaki tasnifler gibi bir başlangıç, gelişme ve sonuç kısımlarına ayrılmaz. Emir ve yasaklar, ahlaki buyruklar, geçmiş din ve toplumlardan haberler, dünya hayatının gerçeği ve ölüm sonrasıyla ilgili hükümler kitabın tamamına yayıldığı için okuyucusunu sıkmaz, az sözle çok bilgi öğretir ve bu özelliği sebebiyle daima canlılığını korur.

Teknik özellikleri açısından 114 adet sureye (bölüme) ve her surede yer alan, delil, mucize gibi anlamlara gelen ayetlerle (bölümlerin içinde cümlelerden oluşan parçalar) besmelesiz olarak toplamda 6236 ayete ayrılmıştır. Kur’an bir seferde toptan indirilmemiş, yıllar içinde vahyedilerek tamamlanmıştır.

Dinî, aklî, ahlaki, sosyal ve beşerî konularda ortaya koymuş olduğu eşsiz ruhu yakalayabilmek için önceden edinilmiş dinî bilgi ve kabullerle değil, temiz bir zihinle Kur’an’a başvurmak ve bu yolla ilahi mesajı kavramak gerekir. Şüphesiz Kur’an sadece emir ve yasaklardan oluşan bir buyruk kitabı değildir. Az önce de ifade edildiği gibi ahlaki prensipleriyle hem beşeri hem de toplumsal anlamda bir yaşam kılavuzudur. Okumayı, incelemeyi, araştırmayı ve düşünüp anlamayı teşvik eden ayetleriyle ilme sevk edici bir nurdur. Bunun yanında insanların doğru ile yanlışı öğrenip birbirinden ayırt etmelerini sağlayan bir furkan, toplumsal düzenin sağlanması ve bireylerin hem bu dünyaları hem de ahiretleri için hayırlı olacak emir ve yasaklarıyla beraber ilahi bir hukuk kitabı gibidir.

Kur’an’ın anlatım tarzı, konuları işleyişi ve konular arasındaki geçişi de mucizevidir. Birçok ayet birbiri ile doğrudan ya da dolaylı ilişkilidir. Bir konu hakkında karar vermeden önce o konu ile ilgili tüm ayetleri gözden geçirmek gerekir. Özellikle bazı ayetler konu ile ilgili geçen diğer tüm ayetlerin anlaşılmasında belirleyici ve temel ayetler konumundadır. Bir konuyu anlatırken başka bir konuya geçişi ve yarıda bıraktığı bir konuyu bambaşka bir yerde anlatmaya devam etmesi gibi özellikleri, konuların okuyucunun zihninde yer etmesi ve bizzat okuyucunun kendi zihninde parçaları birleştirmek suretiyle meseleyi idrak etmesi açısından da mucizevidir. Ayetler bazen bazı meseleleri okuyucuya hatırlatır bazen de geçmişte yaşanmış bir olay ile ilgili farklı, yeni bilgileri ortaya çıkartır ve bu şekilde konunun bütünsel olarak anlaşılması sağlanır. Yine Kur’an’da kimsenin yaptığı kötülüğün yanına kâr kalmayacağı hatırlatılırken ilahi adaletin tecelli ettiği ya da mutlaka edeceği örnekler kullanılır. Yapılan iyiliklerin de boşa gitmediği, bu dünyada da ahirette de en güzel şekilde karşılık bulacağı örnekler yer alır. Yine anlatımların gereğinden uzun ya da kısa olmaması, olayların akışının yaşandığı şekli ile birebir verilmeyip sadece önemli kesitlerin sunulması, bazen de zamanda sıçramalar yapılmak suretiyle konunun geçmişinin ve geleceğinin anlatılması gibi yöntemler ile en kısa sürede en etkili biçimde meselenin anlaşılması sağlanır. Öte taraftan ders ve ibret alınması gereken bir olayın insanlar tarafından daha iyi anlaşılıp özümsenebilmesi için onların gerçek hayat hikâyeleri üzerinden yani kıssalar yolu ile aktarılmış olması da hem etkili öğrenme yöntemi açısından hem de insanların yaşanmış olayları örnek alabilmesi açısından son derece faydalıdır. Bu yüzden olsa gerek Kur’an’ın üçte birlik kısmı kıssalardan oluşmaktadır.

Günümüzde birçok dizi, film ve tartışma programlarında da benzer bir yöntem uygulanmakta ve bu sayede hem izleyicinin ilgisi yüksek tutulmaya çalışılmakta hem de izleyicinin daha dikkatli dinleyerek meseleleri çözmesine fırsat tanınmaktadır. Bu yüzden dizi ve filmlerde uzun bir süre tek bir karakterin kendi başına yapıp ettikleri gösterilmez, araya başkalarının da hikâye ve eylemleri katılarak zenginlik getirilmeye çalışılır. Tartışma programlarında da birden çok kişinin söz hakkının olması ve kısa sürelerle konuşmaları ve ardından tekrar söz alarak kaldıkları yerden devam ettirilmeleri gibi uygulamalar izleyici ve dinleyicinin ilgi ve dikkatini yüksek seviyede tutmaya yönelik planlamalardır. Dizi ve film senaryolarında en sık kullanılan yöntemlerden biri, kronolojik olmayan bir anlatımla, izleyiciden parçaları birleştirmesini bekleme durumudur. Bu anlatım tarzında başlangıç, gelişme ve sonuç gibi bir düzene uyulmaksızın meseleye tam ortasından girilir ve sonradan geçmiş ya da gelecekteki olaylar ile parçalar birleştirilir ve konu netleşir. Yine dizi ve filmlerde sık kullanılan diğer bir yöntem “flashback” denilen “Geçmişte yaşanmış bir olay ya da durum ile ilgili yeni veya farklı bilgileri ortaya çıkaran geriye dönme” yöntemidir. Uygulanan bir diğer yöntem ise iyilerin ödüllendirildiği ve kötülerin cezalarını bulduğu ilahi adalet durumudur. Birçok insan buna tanıklık etmek ve vicdani açıdan rahatlamak ister. Çünkü bu insanlar bir şekilde ya kendileri ya da yakınları ile ilgili olarak benzer durumlarla karşı karşıya kalmış ve ilahi adaletin tecelli etmesini arzulamışlardır. Dizi ve filmlerde en çok tercih edilen yollardan bir diğeri de olayları çeşitli hikâyeler üzerinden anlatmaktır. Bu yüzden olsa gerek zihnimizin dilinin, öykü dili olduğunu kabul edenler vardır. Hatta bilimsel ve felsefi meseleleri hikâyeleştirerek anlatmanın, okuyucunun en zor meseleleri bile daha kolay kavrayabilmesi açısından son derece etkili olduğu görülmektedir. Kur’an da en zor konuları bile olabilecek en anlaşılır sadelik ve incelikte anlatarak her seviyeden insanı aydınlatabilmektedir.

Nobel ödüllü ünlü fizikçi Richard Feynman’ın ders verirken uyguladığı yöntem, sonraları Feynman Tekniği olarak anılmaya başlamıştır. Feynman, derslerini hikâyeleştirerek herkesin kavrayabileceği şekilde metaforlar, analojiler kullanarak anlatıyor ve bir şeyi basit bir şekilde açıklayamıyorsa onu yeterince iyi anlamamış olduğunu savunuyordu. Dolayısıyla anlatılacak konunun olabildiğince sadeleştirilmesi, hem anlatacak hem de dinleyip öğrenecek kişi için anlaşılmasını kolay hale getireceğinden son derece önemli ve etkiliydi. Bir diğeri ise basite indirgenen anlatımın benzerlikler kurularak, metaforlar ve analojiler kullanarak hikâyeleştirilmesidir.

Kur’an’daki mesajların çoğu zaman kıssalar, çeşitli örnekler ya da üçüncü şahıslar üzerinden verilmesi ve çoğu yerde doğrudan okuyucuya hitap edilmemesi, kişinin kendi üzerinde bir çeşit gerginlik ya da suçluluk hissetmemesi için tercih edilmiş olabilir. Kur’an’da kötülükler yapan zalimlerin isimlerinin bile özel isim değil sıfat olarak kullanılması boş yere değildir. Kişiler yerine yapılan hatalara dikkat çekilmek istenmiştir. Kişiler gelip geçici, hatalar ise hem kalıcı hem de tekrar edilebilir şeylerdir. Firavunlar ölür ama Firavunluk ölmez. Bu şekilde okuyucu olayları daha sakin ve empati kurarak anlayabilmekte, alması gereken ders ve ibreti daha kolay alabilmektedir. Bu konuda nöroekonomist Paul Zak tarafından yapılan bir araştırma, gergin anlarda beynimizin stres hormonu olan kortizol ürettiğini ve özellikle bire bir görüşmelerde herhangi bir sebeple gergin olan kişiye geri bildirim vermenin çok daha zor hale geldiğini gösteriyor. Oysa verilmek istenen mesajın başımızdan geçen bir olay veya üçüncü şahıs üzerinden hikâye ile anlatılması karşımızdaki kişinin empati kurmasını ve beyninde, kendisini iyi hissettiren bir kimyasal olan oksitosin salgılanmasını sağlıyor. Anlatılan hikâyenin mutlu bir sonla bitmesinin insanı daha umutlu ve iyimser hissettiren dopamin hormonunun salgılanmasına neden olduğunu; beynimizin ödül merkezi olan limbik sistemi harekete geçirdiğini gösteren bilimsel araştırmalar da var.

Yine dizi ve filmlerde uygulanan bir başka yöntem de hem yaşanan andaki hem de geçmişteki olayları hatırlatarak izleyicinin olaylar arasında bağ kurmasını kolaylaştırmak ve olaylardan kopmasına engel olmaktır. Kur’an’da bazı anlatım tekrarlarının bulunması hikmeti bu olabilir. Ancak tekrar gibi görünen ayetlerde mutlaka farklı bir yöne de dikkat çekilmektedir. Böylece birbirlerine benzerlikleri olsa da hiçbiri tam olarak birbirinin aynı değildir. Bazı ayetlerin ise aynı sure içinde tekrar edildiği görülebilir. Bunun nedeninin surede vurgulanan farklı şeyler ile ilgili hatırlatma ve pekiştirme yapılması olduğu söylenebilir. Örneğin Rahman Suresi’nde Allah’ın nimetleri sayılırken aralarda Allah’ın nimetlerinin hiçbirinin yalan sayılamayacağı ya da Mürselat Suresi’nde ahireti, dünya hayatının geçiciliğini, herkesin hesaba çekileceğini, suçluların cezalandırılacağını ya da cennet nimetlerini yalan sayanların vay haline denilmektedir. Dolayısıyla bu türden ayet tekrarları farklı hatırlatmalar üzerine yapılan pekiştirmeler olarak görülmelidir.

Dizi ve film sektörü çok yüksek bütçeli işlerin yapıldığı son derece etkili bir sektördür. Bu tür yöntemlerin uygulanmasının ardında da ciddi bilimsel araştırma ve çalışmalar bulunmaktadır. Bu tür yöntemlerin uygulanmaları yeni sayılabilecek bir geçmişe sahiptir. Yedinci yüzyılda vahyedilen Kur’an’da okuyucunun ilgisini yüksek tutmak ve dinamik ve sürükleyici kılmak için bu şekilde farklı anlatım yöntemlerine yer verilmesi, Kur’an’ın insan sözü olamayacağının mucizevi delillerinden biridir. Ancak insanüstü ve zamanüstü bilgiye sahip olan Allah bu gerçekleri bilip öngörebilir. Kendi içinde bu kadar ayrı mucizevi özelliğe sahip olması, Kur’an’ın Allah’tan gelmiş olması nedeniyledir.

Emre Dorman