Kur’an, hayat kitabıdır. İnsana hayat veren bir kitaptır. Kur’an her Müslümanın hayat rehberi ve başucu kitabı olmalıdır. Kur’an’ı sürekli olarak okumak gerekir. Bu yüzden Rabbimiz işimizi kolaylaştırmış ve Kur’an’ı okumadan önce kovulmuş şeytandan O’na sığınmamız dışında herhangi başka bir gereklilik koymamıştır. Aynı şekilde Kur’an okunurken de ayetleri üzerinde düşünebilmek, alınması gereken ibretleri alabilmek ve Allah’ın rahmetinden nasiplenebilmek için konuşmadan onu dinlemek dışında bir şart bulunmamaktadır. Kur’an’ı dinlemek ne söylendiği anlaşılmayan hoş bir müzik parçasını ya da melodiyi dinlemek gibi değildir. Kur’an ki sözlerin en yücesi, en güzeli ve en iyisidir. Dolayısıyla Allah’ın sözlerine kulak verilmesi ve o sözlerin dikkate alınması gerekir. Bunun için de Kur’an okunduğunda onu anlamak üzere dinlemek gerekir. Ayetlerde inkârcı nankörlerin, Kur’an okunurken gürültü yapıp onun hitabını ve sesini bastırmaya çalıştıklarına dikkat çekilir. Demek ki gerçeği yalan sayan inkârcılar, Kur’an’ın söylediklerinin anlaşılmasının önüne geçmeyi diler, dilemekle de kalmayarak Allah’ın ayetlerini aktaranlara karşı saldırgan ve düşmanca bir tavır benimserler. Kur’an okunurken onun anlaşılmasına engel olmaya çalışanlar, ağızları ile Allah’ın nurunu söndürmek isterler. Oysa gerçeği yalan sayan inkârcılar hoşlanmasa da Allah daima nurunu tamamlar.
Şüphesiz sözlerin en güzeli ve en fazla ciddiye alınması gerekli olanı, Allah’ın sözleridir. Allah’ın sözlerini gerek okurken gerekse dinlerken bu ciddiyeti ve özeni göstermek gerekir. Kur’an, birtakım işlerle uğraşırken ya da kendi aramızda sohbet ederken arkada çalan fon müziği değildir. Allah’ın sözleri söz konusu olduğunda diğer herkesin sesi ve sözü kesilir. Bu yüzden Allah’a olan saygımızın bir gereği olarak Kur’an’ı okurken ve dinlerken gereken hassasiyet gösterilmelidir.
Yine Kur’an’ı okuduktan sonra öpüp başımıza değdirmek, dinî bir gereklilik değildir. Kur’an Allah sözüdür ve Allah’ın her sözünün yeri, başımızın, gözümüzün ve kalbimizin üzerindedir. Ancak Allah’ın sözlerine gerçek anlamda saygı ve muhabbet göstermek, o sözleri en güzel şekilde okuyup anlamak ve hayata taşımakla mümkün olur. Başımızın üzerine koymamız gereken şey o sözlerin yazdığı kitabın basılı hali değil; sözlerin kendisidir.
İnananlar olarak Kur’an’a saygı duymamız son derece güzeldir ancak şekilsel saygılar gerçek anlamda gösterilmesi gereken saygının önüne geçirilmemelidir. Şekilsel saygılar Kur’an ile yakınlığımızın arasına girecek boyutlara gelirse bu tavrımız, saygı değil aksine saygısızlık haline gelir.
Emre Dorman