Ahiret, son demektir. Bu dünya hayatından sonraki tekrardan dirilişi, hesabı ve sonsuz yaşamı ifade etmek için kullanılır. İnananların dünya hayatının gelip geçiciliğini bilmesi ve tüm yaşamını ahiret gerçeğine göre düzenlemesi gerekir. Önemli olan dünya ve ahiret arasında kurulacak hassas dengedir. İslam bizden dünyadan yüz çevirmemizi değil bu gerçeği hesap ederek dünya hayatında iyi ve güzel eylemler üretmemizi ister. Bu dünya çile çekme yeri değildir. İnanan insanlar da helal dairesi içinde dünya hayatının güzelliklerinden istifade etmelidir. Zaten ayetlerin de dikkat çektiği gibi Allah tarafından yaratılmış olan güzellikler inananlar için de vardır ancak ahirette yalnız inananların olacaktır. İnananlar sadece ahiret için değil dünya hayatı için de iyilik ve güzellik duasında bulunurlar.
Bazı kimseler ahirette tekrardan yaratılış konusunda şüphe ve tereddüt etmektedir. Her şeyi yoktan yaratan Allah’ın biz öldükten, evrenin sonu olan o saat geldikten sonra bizi tekrar yaratması son derece kolaydır. Tüm evreni, yaşamı ve canlı cansız her şeyi yaratanın Allah olduğunu kavrayabilen bir insan için tekrardan dirilişi kavramak zor değildir. Bu dünyanın yaratılmış olması ahiret yaratılışının teminatı gibidir. Ayetler, “Şu çürümüş kemiklere tekrardan kim hayat verebilir?” diye soran ve ahiret gerçeğini alaya alanlara “Onları ilk kez yaratan kimse tekrardan yaratacak O’dur” şeklinde muhteşem bir cevap verir. Çünkü tüm insanların tekrardan yaratılıp diriltilmeleri, Allah için tek bir insanın yaratılıp tekrardan diriltilmesi kadar kolaydır. Ahiret buluşmasını yalan sayarak kemik yığını ve ufalanıp toz toprak olmuş iken ahirette yepyeni bir varlık olarak diriltilecek olmalarını alaya alanlar taşa, demire ya da gözlerinde büyüttükleri herhangi bir şeye de dönüşseler mutlaka tekrardan diriltileceklerini haber veren muhteşem bir cevapla karşılık bulurlar. Yine insan “Öldükten sonra gerçekten yeniden diriltilecek miyim?” diye soruyor ama ayetteki muhteşem cevap ile daha önce hiçbir şey değilken Allah tarafından yoktan var edildiğini düşünmüyor.
Kıyamet gerçeği sadece tek tanrılı inanç sistemlerinde değil kendi içindeki farklılıkları ile birlikte birçok inanç içinde de bulunan Dünya’nın sonuna dair bir bekleyiştir. Kur’an’a göre bu evrenin bir başlangıcı olduğu gibi bir sonu da vardır ve bu son yaklaşarak gelmektedir. Sürecin başlamasıyla birlikte çeşitli yıkımlar ve doğal hadiseler gerçekleşecek ve sonunda her şey yok olacaktır. Ardından Allah insanları tekrardan diriltecek, insanlar akın akın mahşer yani toplanma yerine doğru yönelecek ve herkes dünya hayatında yapıp ettiklerinden hesaba çekilecektir.
Esasında kıyamet günü Kur’an’da tekrardan dirilişi ifade etmek için kullanılır. Dünyanın ve evrenin sonunu getirecek süreç ise daha ziyade saat ifadesi ile kullanılır. Bu sürecin başlamasının ve olayların gerçekleşmesinin habercisi ise Sur’a (boruya) üflenmesidir. Yeryüzündeki her şey yok olduktan sonra Sur’a bir kez daha üflenecek ve insanlar tekrardan diriltileceklerdir. Artık gelmesinde hiç kuşku olmayan o gün gelmiş olacaktır. O gün, tekrardan diriliş günüdür. Ardından bir araya toplanma günüdür. O gün hem hesap günüdür hem de insanların kendi aralarında hesaplaşma günüdür. O gün, adalet terazilerinin kurulacağı, kimseye haksızlığın yapılmayacağı, hiçbir şeyin dışarıda bırakılmadan hesaba katılacağı gündür. O gün, ne kadar pişman olunsa da telafisi olmayan bir gündür. O gün, suçlu ve suçsuz olanların ortaya çıkarılacağı, insanların arasının ayrılacağı gündür. O gün, anlaşmazlığa düşülen konularla ilgili hüküm günüdür. O gün, herkesin dünya hayatındayken yaptıkları ile hesaba çekileceği ve kimseye haksızlığın yapılmayacağı gündür. O gün, kimsenin kimseye bir faydasının olmayacağı, kimseden yardım ya da aracılık görmenin mümkün olmadığı bir gündür.
Çünkü o gün, herkesin kendini kurtarmaya çalışacağı bir gündür. O gün, iman edip hayra ve barışa yönelik işler üretenlerin Allah’ın rızası ve cennetleri ile ödüllendirileceği gündür. O gün, gerçeği yalanlayan nankörler ve zulme sapanlar için elem verici bir azabın gerçekleşeceği gündür.
Kıyamet alametleri şeklinde bir sürü kitaplar yazılmış ve kıyamet hakkında Kur’an’da dayanağı olmayan bir yığın rivayet uydurulmuştur. Ayetlerde de dikkat çekildiği gibi o son saat ansızın gelecektir. Dolayısıyla kıyametin alameti olmaz. Ancak o saat geldikten sonra yaşanacak olaylarla ilgili Kur’an ayetlerinin dikkat çektiği birtakım hadiseler vardır.
Ayetlerde halkı zulme ve nankörlüğe sapmış tüm ülke ve şehirlerin o saat geldikten sonra yıkıma uğratılacağına963 ve o günün kaçışın mümkün olmadığı dehşetli bir gün olacağına dikkat çekilir. Yine ayetler o saat geldikten sonra tekrar dirilme gününe kadar yaşanacak bazı doğal hadiselere vurgu yapar. Ayetlerde o saat geldikten sonra birçok kozmik hadiselerin gerçekleşeceğine dikkat çekilir. Esasında tüm bunlar evrenin sonunun geleceğinin işaretidir. Süper güç olsanız, kimyasal ve biyolojik silahlara ya da atom bombasına da sahip olsanız doğal afetlere karşı koyamazsınız. Bu yüzden o saat geldikten sonra yaşanacak olaylar, doğal afetler şeklinde gerçekleşecektir.
Kıyametin ne zaman kopacağı yani o son saatin ne zaman gelip çatacağının bilgisi sadece Allah’a aittir. Ayetler, o son saat (kıyamet) konusunda tartışanların gerçekten uzak bir sapıklık içinde olduğuna, onun yaklaşarak geldiğine ve bunda hiçbir kuşku bulunmadığına, insanlar hiç şuurunda değilken ansızın geleceğine, onun vakti ile ilgili bilginin sadece Allah’a ait olduğuna ve peygamberimizin sadece açık bir uyarıcı olduğuna, onun ne zaman gelip çatacağını soranlara bu konuda peygamberimizin dahi bilgisi olmadığına ama insanların çoğunun bu gerçeği anlamadığına ve Allah’ın onun bilgisini neredeyse (kendinden bile) gizleyeceğine dikkat çekilir. Allah’ın gizlemiş olduğu bir şeyi başka bir kimsenin bilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu konudaki rivayetler hangi kaynaklarda olurlarsa olsunlar peygamberimize iftira edilmek suretiyle uydurulmuşlardır.
Hz. Peygamberin son peygamber, Kur’an’ın son ilahi kitap olması kıyametin yakın olduğunun ve her an kopabileceğinin yeterli bir göstergesidir. Bununla birlikte esasen herkesin kıyameti bir anlamda öldüğü anda kopar. Bir göz açıp kapama misali geçer ömür. Biz öldükten sonra kıyamet bir gün sonra da on bin yıl sonra da kopsa bizim için değişen bir şey olmaz.
Emre Dorman