Yenilmesi helal ve haram olan yiyecekler konusu her dönemde insanların kafasını meşgul etmiş konulardan biridir. Özellikle sonradan İslam’a giren kişilerin önceki hayatlarında alışkanlık haline getirdikleri yeme içme kültürlerinin nasıl düzenlemeleri gerektiği konusu merak edilmektedir. Müslüman olmak isteyen ama içinde bulunduğu toplumun yemek kültürünü de devam ettirmek isteyen biri için, Allah’ın Kur’an’da açık bir şekilde saymış oldukları dışında kendisini bu kültüründen alıkoymasını gerektirecek dinî bir yasak yoktur. Allah’ın Kitabı’nda, Allah’ın haram ettiği şeyler bulunur, insanların kültürel olarak kaçındıkları-yapmadıkları şeyler bulunmaz. Allah’ın haram ettikleri, ayetler ile sabittir. Mezheplerdeki yenilmesi haram olanların listesi ise hem büyük bir restoranın menüsünü dolduracak kadar kalabalıktır, hem de kendi aralarında farklılık göstermektedir. Halk arasında yaygın olarak bilinen ve Hanefi mezhebine göre haram olduğu kabul edilen midye ve karides de bu ilave haramlar listesine örnektir. Öte taraftan geleneksel din algısının kendi içindeki bir çelişkisi olarak Şafii mezhebine göre haram kılınan hiçbir deniz ürünü bulunmamaktadır. Oysa Kur’an’a göre haram ve helal yetkisi sadece Allah’ındır.
Görüldüğü gibi Allah’ın helal kılmış olduğu şeylerin haram kılınması ve bu şekilde Allah’ın sınırlarının aşılması yasaklanmıştır. Kur’an’da domuz eti pislik olarak tanımlanmış ancak bunun dışında yenilmesi haram kılınan ve pislik olarak tanımlanan herhangi bir şeye vurgu yapılmamıştır. Neyin haram ya da helal olduğunu yalnız Allah belirler. Peygamberler de Allah’ın belirlediklerini insanlara bildirirler. Kimse, kendi hoşuna gitmeyen bir şeyi kendisine de başkasına haram kılamaz. Bu konuda peygamberimizin de uyarıldığı görülebilir. Dolayısıyla nebi ve resul de olsanız Allah vahyinde açıkça belirtmedikçe Allah adına bir şeyi helal ya da haram kılamazsınız. Kimse açıkça vahyolunan şeyler dışında haramlar olduğunu varsayamaz. Kur’an’a rağmen bu türden iddiaları ortaya atamaz. Üstelik ayetler zorda kalma durumunda açıkça yasak edilmiş şeylerden bile ölçülü olmak kaydıyla yenilebileceğini söylemişken, Allah’ın haram kılmadığı şeylerin yenilemeyeceğini iddia etmek hiçbir surette kabul edilebilir değildir. Allah ayetlerini toplumların yeme içme alışkanlıklarına göre değil olması gereken ne ise ona göre gönderir. Bu yüzden Kur’an’ın hükümleri her toplumda uygulanabilir bir esneklik ve özelliktedir. Ayette, insanların bir şekilde kafalarına göre birtakım şeylerin yenilmesini haram kıldıkları, bunun üzerine de peygamberimize; Allah’ın ayetlerinde bildirmiş oldukları dışında yenilmesi haram olan bir şeyi göremediğini söylemesi buyurulmaktadır. Ayet bu kadar açık olmasına rağmen çeşitli rivayetler yoluyla birçok yeni haramlar üretilmiştir.
Allah’ın Kur’an’da ifade edilenlerden başka bir şeyi yemeği haram etmediğini söylediğinizde bazı kişiler “Kur’an’da köpek eti yemek de haram değil o zaman hadi köpek eti yesenize” şeklinde kendilerine göre çok büyük bir delil ile itiraz etmektedirler. Allah’ın haram kılmadığı her şey, inananlar tarafından yapılmak zorunda değildir. Bunu iddia eden bir kişi üzerindeki elbiseleri ile denize girse ya da sabah pijamaları ile işe gitse dini açıdan haram olan bir şeyi yapmış olmaz. Buna rağmen kimse bunu yapmaz. Çünkü dinî emir ve yasaklar dışındaki konularda sahip olunan kültür ve alışkanlıklara göre davranır insanlar. Bununla birlikte Allah’ın haram kılmadığı bir şeyi yapmak isteyen için de bir engel bulunmamaktadır. Bu gerçeğe itiraz eden geleneksel dinî çevrelerin, güvenilir kabul ettikleri hadis rivayetleri içinde dahi bu gerçeği destekleyen rivayetler görmek mümkündür. Bu durum ise kendi içindeki çelişkilerini göstermektedir. Örneğin bir rivayet şu şekildedir: “Resulullah hiçbir vakit herhangi bir yemeğe laf etmedi, iştah duyduğu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terk eder, yemezdi.” “… (Resulullah’ın) Önüne bir yemek çıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nadirdi. (Resulullah kelere (kertenkeleye) elini uzatmıştı ki) orada hazır bulunan kadınlardan biri: “Resulullah’a takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu söyleyin!” dedi. Bunun üzerine: “O kelerdir!” dediler. Bunun üzerine Resulullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri çekti. Halid: “Bu haram mıdır, ey Allah’ın Resulü?” dedi. Resulullah: “Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (Onu yemeye alışkın değilim), içimde tiksinme hissediyorum!” buyurdular. Halid der ki: “Ben keleri (önüme) çekip yedim. Resulullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu.” Şayet rivayetlerde iddia edilen olaylar gerçekten yaşanmışsa peygamberimizin bu tavrının Kur’an’a uygun olduğu açıktır. Dolayısıyla neyin haram olduğunu Allah belirler. Kimse, kendi hoşuna gitmeyen bir şeyi başkasına da kendine de haram kılamaz. Allah’ın neleri haram kıldığı Kur’an’da detaylı bir biçimde açıklanmıştır. Allah tarafından haram kılınanlar dışındaki şeyleri kim haram kılabilir? Allah adına haram kılmak bilgisizce insanları saptırmak değil midir?
Çin gibi ülkelerde köpek eti yenilir. Aynı şekilde birçok haşere de yenilmektedir. Genelde bazı rivayetlerden ve mezhepsel görüşlerden hareketle haşerelerin yenilmelerinin de haram kılındığını görmek mümkündür. Oysa Kur’an’da bu şekilde bir yasak ve kısıtlama yoktur. Müslüman olmak isteyen ama içinde bulunduğu toplumun yemek kültürünü de devam ettirmek isteyen biri için, Allah’ın Kur’an’da açık bir şekilde saymış oldukları dışında kendisini bu kültüründen alıkoymasını gerektirecek dini bir yasak yoktur. Allah’ın Kitabı’nda, Allah’ın haram ettiği şeyler bulunur, insanların kültürel olarak kaçındıkları-yapmadıkları şeyler bulunmaz. Allah’ın haram ettikleri, ayetler ile sabittir. Kur’an’da bu konuda açık uyarıda bulunulur.
Yine çeşitli rivayetlerde sol elle yiyip içmek yasaklanmış çünkü şeytanın sol eliyle yiyip içtiği iddia edilmiştir. Hatta bir başka rivayette peygamberimizin sol eli ile yememesi için uyardığı kişinin yemeğe devam etmesi sebebiyle o kişiye beddua ettiği ve kişinin sol elini kaldıramaz hale geldiği iddia edilmiştir: “Resulullah’ın yanında bir adam sol eliyle yemek yemişti. ‘Sağınla ye!’ ferman buyurdu. Adam: ‘Yiyemiyorum!’ dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: ‘Yiyemez ol! Onu böyle demeye kibri sevk etti.’ buyurdular. Bundan sonra elini ağzına kaldıramadı.” Sol elin sağ elden bir farkı olmadığı açıktır. İnsanların bir kısmının neden sol ellerini kullandıkları halen daha bilimsel olarak tam olarak açıklanamamakla birlikte sol ellerini kullanmaya yatkın olmalarının genelde kendi iradeleri ile gerçekleşen bir durum olmadığı, biyolojik süreçlere dayalı olduğu bilinmektedir. Bu yüzden kimsenin sol elini kullanması sebebiyle suçlanması kabul edilemez. Bu türden temelsiz iddialar ile yok yere insanların hayatları zorlaştırılmaktadır.
Emre Dorman