Günümüz toplumlarında, kâhinlerin yerini medyumların aldığı ve insanların geçmişten haber alma amacıyla medyumlara başvurdukları zaman zaman görülebilmektedir. Medyumluk, aslında mahiyet itibariyle kısmen kâhinlere benzetilebilirse de aralarında fark vardır. Çünkü kâhinler daha çok gelecekten haber verirler ve haber kaynakları ise cinler ve şeytanlardır. Oysa ki medyumlar, gelecek yerine geçmişten haber verirler; haber kaynağı olarak da ölen kişilerin ruhlarını kullandıklarını iddia ederler. Onlar kendilerinde ölülerin ruhlarını çağırıp, onlarla iletişim kuracak ve bilgi alabilecek olağanüstü bir güç bulunduğunu savunurlar. Ruhların çağrılıp huzura getirildiği ve konuşan kişinin ölen ve irtibat kurulmak istenen kişinin ruhu olduğu düşünülür.
Aslında bu konu da daha önce ele alınan ruh çağırma meselesinin bir alt başlığı olarak görülebilir. Bu yöntem gaipten haber verme yöntemlerinden biri olup, medyumluk sezgilerine sahip olduğu düşünülen kişilerin ölen kişilerin ruhlarını büyü vb. tekniklerle çağırarak onlarla iletişim kurmasıdır. Bu yöntemle geçmişle ilgili bilgiler elde edilmeye çalışıldığı gibi, aynı zamanda ölen kişinin ölüm sebebini bulma amaçlı da kullanılabilmektedir.
Tarihte pek çok toplulukta ölülerin ruhlarıyla iletişim kurma ve onlardan bilgi alma gibi uygulamalara rastlanmaktadır ve tarihi İlkçağ inançlarına kadar gerilere gitmektedir. Ancak günümüzde de benzer inançların pek çok toplumda varlığını sürdürdüğünü söylemek mümkün görünüyor.
Medyum, Latince “aracı” anlamına gelen bir kelime olup, ölülerle diriler arasında bir nevi aracılık işlemi üstlendiğini iddia etmesi sebebiyle bu isim kullanılmıştır. Çeşitli yöntem ve tekniklerle ruhların çağrılabildiğini ve çağrılan ruhların kendi ağızlarıyla konuştuğunu iddia ederler. Medyumun kolayca etki altında kalabilmesi ve trans haline geçebilmesi için genelde kişilik açısından zayıf insanlar bu işi yaparlar.
Medyum kişi aynı anda hem ruhî hem de dünyevî hayatı paylaşmaktadır. Medyumlar trans hallerinde birtakım kendilerine ait olmayan düşünceler, söz ve bilgiler ortaya koyabilirler.33 Medyumlar kişilik özellikleri ve medyana getirdikleri etkilere bağlı olarak medyumları çeşitlere ayırırlar ki mekândan mekâna nakiller oluşturan, fiziksel etkilere sahip medyumlar olduğu gibi, resimci, şair ve şifacı medyumlar da mevcuttur. Onlar bu özellik ve yetenekleriyle ölülerin seslerini çoğu defa canlı birinin sesiymiş gibi açık ve seçik olarak bazan da derunlarındaki fısıltılar şeklinde duyduklarını iddia ederler.34 Çünkü medyumlar, trans hallerinde normal zamanlarında sahip olmadıkları bazı hassasiyetlere sahip olabilirler. Ancak medyumların yaygın olarak bilinenleri, pek çok özelliği barındıran fizikî etkilere sahip medyumlardır.
Medyumlukla ilgili zihinlerde şüphe uyandıran ve tartışmaya açık pek çok husus bulunmaktadır. Bazı insanların yaratılış icabı diğerlerinden farklı öngörü ve sezgilere sahip olması mümkündür. Bu öngörü ve sezinin derecesi ve ölçüsünü tespit edebilmek zor olduğu gibi, bu sezilere dayanarak ölülerle iletişim kurduğunu söylemek ve birtakım bilgiler aktarmanın gerçekliği de son derece tartışılabilir gibi görünüyor. Diğer taraftan insan ruhu çağrılabilir ve istendiği zaman iletişim kurulabilir nitelikte bir varlık da değildir. Çünkü ruh Allah’ın emrinde olup, onunla ilgili insanların bilgisi son derece sınırlıdır.
Ayrıca ruhlarla iletişim kurma ve onlarla görüşme konusunda hiçbir kimse diğerinden daha avantajlı konumda değildir. Kaldı ki ruhların istediğiyle görüşüp istediğiyle görüşmek istemeyen bir özelliklerinin olup olmadığı da bilinmemektedir. Medyumların ölülerin ruhlarıyla iletişim kurabildiği iddiası pek fazla sağlıklı görünmüyor. Bu tarzdaki iddialar bir gerçeği ifade etmekten çok, belki cinleri kullanarak ve bazı gayba ait bilgiler aktararak insanların ilgisini çekmek ve belki de belli ölçüde menfaat temin etmenin ötesinde bir anlam taşımıyor. Medyumların verdiği haberlerin bir kısmı gelecekle ilgili ise, bu kesinlikle mümkün değildir; gaybı bilme konusunda hiç kimse imtiyazlı konumda değildir. Gaybın bilgisi yalnızca Allah’a mahsustur.