Bazı kişi ve çevrelerin Allah’ın apaçık ayetlerini çarpıtarak Allah’ın Yahudi ve Hıristiyan olanlarla dostluk ya da arkadaşlık etmemizi yasak ettiğini iddia ettikleri görülür. Bu konuda delil olarak ileri sürülen ayette “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” denilmektedir. Gerçekten de tek başına bu ayet dikkate alındığında Allah’ın Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmemizi yasak ettiği söylenebilirdi. Ancak bir konuda hüküm çıkartmak için o konu ile ilgili tüm ayetlerin bir arada dikkate alınması gerekir. Söz konusu ayetten birkaç ayet sonra Rabbimiz meseleye açıklık getirmektedir. Kur’an’da birçok ayette ifade edildiği gibi dini konularda gerekli olan her meseleye Rabbimiz açıklık getirmektedir. Söz konusu ayete açıklık getiren ayette “Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin!” denmekte ve hangi Yahudi ve Hıristiyanlar ile dostluk edilmeyeceği netlik kazanmaktadır.
Görüldüğü gibi dostluk edilmesi yani sıkı bir gönül bağı kurulması yasaklanan kişiler Allah tarafından indirilmiş son vahyi küçük gören ve o vahiy tarafından ortaya konulan din anlayışı ile alay eden kitap ehli mensuplarıdır. Bunlar dışında kitap ehli ile tartışıp mücadele ederken içlerinden haksızlık edenler hariç olmak üzere olabilecek en güzel tavrı takınmamız söylenir. Bütün Yahudi ve Hıristiyanları bir tutmamak yani aynı kefeye koymamak gerekir. Toptancı bir bakış açısı, hemen her konuda sağlıklı düşünüp doğru karar vermeye engeldir. Bir önceki bölümde kendilerine kitap verilmiş olanların kendi aralarındaki azgınlık ve kıskançlıkları nedeniyle dinde nasıl bir tahribat yaptıklarına dikkat çekilmişti. Ancak Kur’an’da kitap ehlinin hepsinin aynı olmadığı ve içlerinden Allah’a ve ahiret gününe iman eden, iyiliği öğütleyip kötülüğü engelleyen ve iyiliklerde yarışan ve yapmış oldukları iyilikler karşılıksız bırakılmayacak olanların varlığı da hatırlatılır. Yine ayetlerde, kitap ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlar ile eşit (ortak) bir söze gelinmesi, Allah’tan başkasına kulluk edilmemesi, hiçbir şeyin O’na ortak koşulmaması ve Allah’ın peşi sıra birilerinin rabler edinilmemesi söylenir. Kitap ehli içinden hem kendilerine indirilmiş olana hem de peygamberimiz ile birlikte gönderilmiş olana iman eden, Allah’ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satmayan gerçek inananlar bulunduğu söylenir ve bu kimselerin Rableri katından ödülleri olacağı haber verilir.
Kur’an’da Allah’ın sadece kendisine ortak koşulmasını yani şirk zulmünün işlenmesini bağışlamayacağı, şirk dışındaki günahları ise kişinin bağışlanmayı hak edecek eylemler yapmasına bağlı olarak affedebileceği ifade edilir. Dolayısıyla Yahudi ve Hıritiyanlardan şirke bulaşmamış olan, Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve güzel işler üretenlerin bağışlanarak cennete girecekleri haber verilmektedir. Müslüman olandan başkasının cennete giremeyeceğini, ehli kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlar da dahil olmak üzere herkesin cehennemlik olacağına dair yaygın bir kanaat vardır. Oysa örnek verilen ayetlerden de görüldüğü gibi bu kanaat doğru değildir. Aynı şekilde Müslüman olmak da cenneti garantilemek değildir. Aynı hatayı Yahudi ve Hıristiyan olan kitap ehli de yapmış ve kendilerinden başka kimsenin cennete giremeyeceğini iddia etmişlerdir. Ayetler, bu iddialarının geçersiz olduğunu güzel davranarak benliğini Allah’a teslim edenlerin ödülünün O’nun katında olduğunu ve onların herhangi bir korku ya da üzüntü duymayacakları bildirir. Bu ayetteki uyarı “Müslüman olandan başkası cennete girmeyecek” iddiasında bulunan Müslümanlar için de geçerlidir. Cennet kimsenin tapulu malı olmadığı gibi kontenjan ya da yer sorunu olan bir yer de değildir. Ayrıca kimlerin cennete gireceği Allah dışında birinin hüküm verebileceği bir konu da değildir. Allah da hükmünü ayetleri ile açıkça bildirmiştir.
Emre Dorman