Zalimlik pek çok ayette kınanan bir davranıştır. Kur’ân ayetleri açık bir şekilde zulme karşı durulmasını ve insanlar arasında barış ve adaletin sağlanmasını emreder. Ayetlerde: “Allah, zalimleri sevmez.” (3/57) buyrulmaktadır. Allah’ın sevmediği bu kişilerin zulümlerine karşı tepkisiz ve duyarsız kalmak inanana yakışacak bir davranış değildir. Yeryüzünün çeşitli bölgelerinde zulüm, baskı ve eziyete uğrayan çocuk, kadın, genç, yaşlı pek çok kişinin çekmekte oldukları ızdırap karşısında bir müslümanın sessiz kalması kabul edilemez. Elden geldiğince ilimle, bilimle, siyasi, ekonomik ve hatta gerektiğinde askeri destek ile bir şekilde zulme karşı durmak gerekir. Ayetlerde: “Size ne oluyor da Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!” diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!” (4/75) diye buyrulmakta ve sadece kendi içimizdeki değil dünyanın her neresinde yaşanıyorsa yaşansın zulme karşı tepkisiz kalınmamasının önemi vurgulanmaktadır. Yeryüzündeki zulme karşı tepkisiz kalmak bir şekilde bu insanların zalimliklerine göz yummaktır ki bu da dolaylı da olsa zulme iştirak etmek anlamına gelecektir. Bununla birlikte zalimlik yapan kişi ya da toplumların siyasi, askeri ve ekonomik açılardan güçlü olması durumunda aynı zulmü kendilerinin de görmemesi uğruna bir şekilde bu zulme destek olmak ya da bu kişilere eğilim göstermek de söz konusu suça ortak olmak demektir. Zulme karşı durmak uğruna zarar ve azap görmek, sonsuz bir zarar ve azaba uğramaktan çok daha hayırlıdır.
Zulmedenlere eğilim göstermeyin. Yoksa ateş sizi sarmalar.
Hud Suresi Ayet 113